27 Mayıs 2014 Salı

Can Yücel Yazmış..

Bazı adamlar işte gerçekten yazmak için doğuyor. Can Yücel'de onlardan.
Can Yücel dediğimizde akla ne gelir?
Datça, deniz ve şarap gelir bende.
Her biri birbirinden güzel..

Bugünlerde bir kaç ölüm haberi alırken, kendime sakladığım Can Yücel Yazısı çıktı karşıma.. Anonim de olabilir. Emin değilim. Haydi Can'mış gibi, Can'danmış gibi olsun..


Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir... 

Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mü kemmel olurdu. 
Nasıl mı? 
Cami'de uyanıyorsunuz. 
Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua 
ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan doğruluyorsunuz, 
yaşlı, olgun, ve ağırbaşlı olarak. 
Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi 
hazır. 
Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz. 
Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı 
alıyorsunuz. 
Ne güzel, hazır maaş, hazır ev... 
Altmışlı yaslara kadar garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz. 
Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz. 
Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size hoş geldin 
hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz.. Ve 
genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübelibir insan 
olarak ise başlıyorsunuz. 
Herkes karsınızda el pençe divan... 
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor. 
Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz. 
Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade.... Aman ne güzel günler 
başlıyor... derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi 
< STRONG> olur diyor. 
Bu arada babanız ortaya çıkmış, 'fazla çalıştın' diyor 'artık eve dön, işi 
bırak, okumaya basla, harçlığın benden olsun...' 
Keyfe bakar mısınız? 
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem 
başlıyor. 
Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor. 
Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlı yor, araba kullanma 
derdi de yok artık.... 
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, 'evde otur, keyfine bak, 
oyuncaklarınla oyna' diyorlar. 
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta 
bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz. 
Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli 
dönem başlıyor. 
Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır. 
Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için 
ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sıcacık, 
yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz. 
Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz. 
Veeeeee.... 
En güzeli deeee...... 
Günün birinde müthiş keyifli bir geceyle hayatiniz bitiyor...





7 yorum:

  1. Evet Pelincim ama o küçükken yaşlıydı sanki..
    Bu biraz daha başka mı ne?

    YanıtlaSil
  2. ben de bugünlerde ölüm haberleri alıyorum :( bir tanesi karşı apartmanda oturuyordu
    gömüldüğü gün akşam duası oldu,mahalleye naklen yayın yaptılar,hoparlörle kuran okundu
    ben de balkondan izledim,o an hayatın ne kadar boş olduğunu bir kez daha anladım
    bu yazı da üzerine cila çekmiş gibi oldu,sağolasın
    sevgiler

    YanıtlaSil
  3. kalp yapmaya çalışmıştım ama tabii ki birleşmemiş, nasıl birleşsin :) çok şaşkınım :)

    Hoşuma gitti, kalbime dokundu, içimi ısıttı anlamına gelsin istemiştim :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...