Evet söyleyecek çok sözüm var.
Nerden başlamalı yazıyı nasıl kurgulamalı bilmiyorum..
Metinden mi başlasak? Ormanlardan Hemen Önceki Gece (La nuit juste avant les forets) Bernard Marie Koltes'in tek kişilik oyunu.. Koltes, 1948-1989 yılları arasında yaşamış Fransız, çağdaş tiyatronun yazarlarından. Hayatını tiyaro, reji, sinema ve yazarlık ile geçiren Koltes, yaşamı boyunca defalarca kanser olup, intihar telebbüslerinde bulunmuş ve sanırım aids olarak ölmüştür. Koltes'in bir kaç eserine göz attığınızda aslında kendi hayatından, umutlarından ve umutsuzluklarından, dünya görüşünden çok büyük parçalar görebilirsiniz. Ormanlardan Hemen Önceki Gece'de olduğu gibi...
"Bunların hepsi dibine kadar politika zaten.. Bunlar sadece adamın kafasını karıştırır.
İşte o yüzden sen benim fikrimi dinle..
Uluslararası ölçekte sendika..
Burada önemli nokta uluslararası ölçek noktası. Zor şimdi hepsini birden seni geç kendime bile anlatması.
Ana politika yok işin içinde, benim fikrimin özü kendimi korumak."
"Elini hiç bir şeye süremeyen ben, her yere girip çıkıcam, hani nerdesiniz nerdesiniz?, bugüne kadar suratıma tükürenler nerdesiniz?
Onlar benler, biz siz..
Şu omuzları kaldıra indire yürüyenler.. Bir köşebaşında savunmasız amaçsız takılanlar, annesinin dizinin dibinden gelenler, olurda rastlarsanız onlara vurmayın dokunmayın. O daha bir çocuk.
Benim fikrimde bu işte.
Tamam paramız pulumuz yok, belki geceyi geçirecek bir odam bile yok.."
Oyunu izlerken, hayal gücünüzde bir şehri canlandırabiliyorsunuz. Çok fazla şehir imgesine atıf var. Tabii ki benim gözümde canlanan Paris oldu. Koltes'in şehri olduğundan olabilir tabii :) Köprüler, parklar, dar sokaklar metnin içinde geçmekte..
Biriken bu sezon Tatyana'dan sonra ikinci oyunları olarak bu metni sergilemek istemiş.(Biriken=Melis Tezkan ve Okan Urun).. Tatyana bildiğim kadarıyla hala oynuyor ve son oyunlara yaklaştılar. O oyunla ilgili yazı için tık tık Biriken-Tatyana
Rejide, Biriken'in daha önceki işlerine nazaran daha metin ve oyuncu odaklı bir çalışma var. Tabii ki alışık olduğumuz görsel temalar, benim Biriken soundu dediğim müzikler :), klasik müzik tınıları ve bir arya şarkısı oyunun sürprizlerinden. Dekor olarak ise, Birken'in sıklıkla kullanmayı sevdiği şeffaf oda bir oda ve eğimli bir platform sahneyi süslüyor. Bu dekorda oyunun sergilendiği sahnedeki derinlik ve taş duvar teması beni oldukça etkiledi. Dekor mimarisiyle (tamamen benim uydurduğum bir terim, ama sevdim!) kullanılan ışıklar, oyuna akıp gitmenizi kolaylaştırıyor. Rejideki bütünlük ve oyuncunun uyumu oldukça baskın ve seyirciyi içine çeken cinsten..
Ve Rıza Kocaoğlu.. Açıkçası büyük büyük övgüler yazıp, takdir edip sıyrılmak istemiyorum.
Ne demekse.. :)
Çok iyi buldum ben kendisini.
O metni, o hiç durmadan patlayan metni tane tane, ağzında gevelemeden, net bir biçimde aktarması.. Evet tiyatronun temeli bu, sahnenin en sonundaki insana kadar kelimeleri ulaştırman gerek, ama artık çok az böyle kullanımlar, ya mikrofon var ya da diksiyonu bozuk oyuncular. Ama Rıza'da o koca metin dalga dalga kulaklarda.. Her şey çok net..
Metnin yukarı çıktığı noktalarda, fiziksel olarak büyük hareketleri bir anda dikkati tekrar toparlıyor, sahneyi çok dolu dolu ve iyi kullanıyor. Vurgularını çok beğendim.. Hele ki tam da şurada..
"Boşverip her şeyi, bırakıp kendimi rüzgara koştum, yere değip değmediğini anlamadan ayaklarımın, en az senin kadar hızlı koştum, yetişip sana, tutup kolundan arkadaş arkadaş demek için koştum...
Tanıyorum seni tutamam içimde, anlatmam lazım!
Ben tanıyorum zaten seni, anlatacak kadar, biliyorum kimsin nesin..
Biliyorum sen doğru insansın anlatacak..
Köprünün üstündeki kızı anlatacak.."
Rıza Kocaoğlu'nun oyunculuğu, yüzündeki o çizgileri, ses tonu benim için Koltes'in metniyle ve anlatmak istediğiyle birebir oturmuş durumda. Hani ne derler...Good casting!!
Ama oyun bir bütün. Dediğim gibi kafamda Biriken-Rıza Kocaoğlu-Sahne ve Metin..Üçgenin uçları ve hepsi birbirine bağlı.
Oyun Zorlu Center PSM'de devam etmekte.. Bu sezon kaçırmadan izleyin derim.
*İtalik harflerle yazılan oyunun metninden kendi duyduklarım, birebir olmayabilir.
Yazan: Bernard-Marie Koltès
Çeviren: Ayberk Erkay
Yöneten, sahne tasarım, video: biriken (Melis Tezkan – Okan Urun)
Oyuncu: Rıza Kocaoğlu
Yönetmen yardımcısı: Gözde Kocaoğlu
Işık tasarım: Kemal Yiğitcan
Ses tasarım / Müzik: Ömer Sarıgedik
Dekor uygulama: Jesse Gagliardi
Arya: "Sposa son disprezzata" – Vivaldi - Soprano: Simge Büyükedes
Piyano: İklim Tamkan
Off sezon bitti ben hala bi tiyatro oyununa gidemedim :(
YanıtlaSilNot ettim bu oyunu bi kenara.
Acele et Gamzecim sezonun sonuna geliniyor :)
Siluzun bir yazıyı o kadar keyifle okudum ki. tiyatrodan bu sene bol bol yararlandık, kızım sağ olsun. ama genelde çocuk tiyatrosu :))
YanıtlaSilOlsun o da bir şey :)))
SilMiniğin tiyatro aşkını aşılamak büyük iş.. :)