15 Nisan 2015 Çarşamba

Biriken ve Rıza Kocaoğlu İle Ormanlardan Hemen Önceki Gece

Geçtiğimiz günlerde, Zorlu Center PSM'de Biriken'in bu sezon çıkarmış olduğu 2. oyuna gittim. Ormanlardan Hemen Önceki Gece, Rıza Kocaoğlu performansı ve Biriken'in rejisiyle sahnelerde..
Evet söyleyecek çok sözüm var.

Nerden başlamalı yazıyı nasıl kurgulamalı bilmiyorum..

Metinden mi başlasak? Ormanlardan Hemen Önceki Gece (La nuit juste avant les forets) Bernard Marie Koltes'in tek kişilik oyunu.. Koltes, 1948-1989 yılları arasında yaşamış Fransız, çağdaş tiyatronun yazarlarından. Hayatını tiyaro, reji, sinema ve yazarlık ile geçiren Koltes, yaşamı boyunca defalarca kanser olup, intihar telebbüslerinde bulunmuş ve sanırım aids olarak ölmüştür. Koltes'in bir kaç eserine göz attığınızda aslında kendi hayatından, umutlarından ve umutsuzluklarından, dünya görüşünden çok büyük parçalar görebilirsiniz. Ormanlardan Hemen Önceki Gece'de olduğu gibi...

"Bunların hepsi dibine kadar politika zaten.. Bunlar sadece adamın kafasını karıştırır.
İşte o yüzden sen benim fikrimi dinle..
Uluslararası ölçekte sendika..
Burada önemli nokta uluslararası ölçek noktası. Zor şimdi hepsini birden seni geç kendime bile anlatması.
Ana politika yok işin içinde, benim fikrimin özü kendimi korumak."



Metin oldukça karışık. Parça parça hikayelerle bir bütün oluşturmakta. Özünde yalnızlığın izleri var. Anlatmak, konuşmak, fikirlerini söylemek, paylaşmak aslında özlem duyulanlardan.. Ben oyunda büyük bir yalnızlık ve çok büyük bir ötekileşme duygusu aldım.. İçinde büyük hikayeleri olan baş oyuncu, anlatmak istediklerini, paylaşmak istediklerini, fikirlerini durmaksızın tek nefeste seyirciye anlatmakta.. Belki de o yüzden, yani bir volkanın patlama anı gibi, kontrolsüzce çıkan kelimeler farklı hikayeleri temsil ederek bütüne gitmekte..

"Elini hiç bir şeye süremeyen ben, her yere girip çıkıcam, hani nerdesiniz nerdesiniz?, bugüne kadar suratıma tükürenler nerdesiniz?
Onlar benler, biz siz..
Şu omuzları kaldıra indire yürüyenler.. Bir köşebaşında savunmasız amaçsız takılanlar, annesinin dizinin dibinden gelenler, olurda rastlarsanız onlara vurmayın dokunmayın. O daha bir çocuk.
Benim fikrimde bu işte.
Tamam paramız pulumuz yok, belki geceyi geçirecek bir odam bile yok.."

Oyunu izlerken, hayal gücünüzde bir şehri canlandırabiliyorsunuz. Çok fazla şehir imgesine atıf var. Tabii ki benim gözümde canlanan Paris oldu. Koltes'in şehri olduğundan olabilir tabii :) Köprüler, parklar, dar sokaklar metnin içinde geçmekte..


Biriken bu sezon Tatyana'dan sonra ikinci oyunları olarak bu metni sergilemek istemiş.(Biriken=Melis Tezkan ve Okan Urun).. Tatyana bildiğim kadarıyla hala oynuyor ve son oyunlara yaklaştılar. O oyunla ilgili yazı için tık tık Biriken-Tatyana

Rejide, Biriken'in daha önceki işlerine nazaran daha metin ve oyuncu odaklı bir çalışma var. Tabii ki alışık olduğumuz görsel temalar, benim Biriken soundu dediğim müzikler :),  klasik müzik tınıları ve bir arya şarkısı oyunun sürprizlerinden. Dekor olarak ise, Birken'in sıklıkla kullanmayı sevdiği şeffaf oda bir oda ve eğimli bir platform sahneyi süslüyor. Bu dekorda oyunun sergilendiği sahnedeki derinlik ve taş duvar teması beni oldukça etkiledi. Dekor mimarisiyle (tamamen benim uydurduğum bir terim, ama sevdim!) kullanılan ışıklar, oyuna akıp gitmenizi kolaylaştırıyor. Rejideki bütünlük ve oyuncunun uyumu oldukça baskın ve seyirciyi içine çeken cinsten..



Ve Rıza Kocaoğlu.. Açıkçası büyük büyük övgüler yazıp, takdir edip sıyrılmak istemiyorum.
Ne demekse.. :)
Çok iyi buldum ben kendisini.
O metni, o hiç durmadan patlayan metni tane tane, ağzında gevelemeden, net bir biçimde aktarması.. Evet tiyatronun temeli bu, sahnenin en sonundaki insana kadar kelimeleri ulaştırman gerek, ama artık çok az böyle kullanımlar, ya mikrofon var ya da diksiyonu bozuk oyuncular. Ama Rıza'da o koca metin dalga dalga kulaklarda.. Her şey çok net..

Metnin yukarı çıktığı noktalarda, fiziksel olarak büyük hareketleri bir anda dikkati tekrar toparlıyor, sahneyi çok dolu dolu ve iyi kullanıyor. Vurgularını çok beğendim.. Hele ki tam da şurada..

"Boşverip her şeyi, bırakıp kendimi rüzgara koştum, yere değip değmediğini anlamadan ayaklarımın, en az senin kadar hızlı koştum, yetişip sana, tutup kolundan arkadaş arkadaş demek için koştum...
Tanıyorum seni tutamam içimde, anlatmam lazım!
Ben tanıyorum zaten seni, anlatacak kadar, biliyorum kimsin nesin..
Biliyorum sen doğru insansın anlatacak..
Köprünün üstündeki kızı anlatacak.."

Rıza Kocaoğlu'nun oyunculuğu, yüzündeki o çizgileri, ses tonu benim için Koltes'in metniyle ve anlatmak istediğiyle birebir oturmuş durumda. Hani ne derler...Good casting!!

Ama oyun bir bütün. Dediğim gibi kafamda Biriken-Rıza Kocaoğlu-Sahne ve Metin..Üçgenin uçları ve hepsi birbirine bağlı.

Oyun Zorlu Center PSM'de devam etmekte.. Bu sezon kaçırmadan izleyin derim.


*İtalik harflerle yazılan oyunun metninden kendi duyduklarım, birebir olmayabilir.


Yazan: Bernard-Marie Koltès
Çeviren: Ayberk Erkay
Yöneten, sahne tasarım, video: biriken (Melis Tezkan – Okan Urun)
Oyuncu: Rıza Kocaoğlu
Yönetmen yardımcısı: Gözde Kocaoğlu 
Işık tasarım: Kemal Yiğitcan
Ses tasarım / Müzik: Ömer Sarıgedik
Dekor uygulama: Jesse Gagliardi 
Arya: "Sposa son disprezzata" – Vivaldi - Soprano: Simge Büyükedes 
Piyano: İklim Tamkan

4 yorum:

  1. Off sezon bitti ben hala bi tiyatro oyununa gidemedim :(
    Not ettim bu oyunu bi kenara.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acele et Gamzecim sezonun sonuna geliniyor :)

      Sil
  2. uzun bir yazıyı o kadar keyifle okudum ki. tiyatrodan bu sene bol bol yararlandık, kızım sağ olsun. ama genelde çocuk tiyatrosu :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olsun o da bir şey :)))
      Miniğin tiyatro aşkını aşılamak büyük iş.. :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...